Ses Bilgisi
Büyük Ünlü Uyumu - Küçük Ünlü Uyumu
BÜYÜK ÜNLÜ UYUMU
Türkçede sekiz ünlü vardır. Bunlardan a, ı, o, u kalın (kastımonu);
e, i, ö, ü incedir (eminönü). Bir
sözcükte kalın ünlülerden sonra kalın, ince ünlülerden sonra ince
ünlülerin gelmesi kuralına büyük ünlü uyumu denir.
Örneğin;
“öğretmen” sözcüğü, bütün ünlüleri ince olduğu için kurala uyar,
“asker” sözcüğü “a” kalın “e” ince ünlü olduğundan kurala uymaz.
Üniversite sınavlarında bununla ilgili bir soru bugüne dek
sorulmamıştır.
KÜÇÜK ÜNLÜ UYUMU
Bir sözcükte düz ünlüden sonra düz, yuvarlak ünlüden sonra düz -
geniş veya dar - yuvarlak ünlülerin gelmesi kuralıdır. Özetle bu
kurala göre;
a, ı, e, i ünlüleri birbirinden sonra gelebilir.
o, ö, u, ü ünlülerinden sonra ise u, ü, a, e gelebilir.
Ünsüz Benzeşmesi
Dilimizde ünsüzler sert ve yumuşak olmak
üzere iki gruba ayrılır.
Sert ünlüler “ç, f, t, h, s, k, p, ş” ünsüzleridir. Bunun dışında
kalanlar ise yumuşak ünsüzlerdir.
Bir sözcük sert bir ünsüzle bitiyor ve o sözcüğe ünsüzle başlayan
bir ek geliyorsa, ekin başındaki ünsüz sertleşir. Buna ünsüz
benzeşmesi denir. Elbette bu benzeşme sert ve yumuşak şekli olan
seslerde söz konusudur. Bu özelliği dört seste görüyoruz.
Sert ünsüzler ==> p, ç, t, k
Yumuşak ünsüzler ==> b, c, d, g-ğ
Şimdi bu kuralı örneklendirelim:
“Kitap” sözcüğünün sonundaki “p” sesi serttir. Bu sözcüğe biz “-de”
hal ekini getirirsek “kitapda” sözü oluşur. Bu durumda ekin
başındaki “d” sesi yumuşak olduğundan sözcükte ünsüz benzeşmesine
aykırı bir durum görülür. Kurala uyulması için, “d” sesi
sertleşmelidir. Bunun serti ise, yukarıda göstermiştik, “t” dir.
Dolayısıyla sözcük, “kitapta” olacaktır.
okul-dan ==> okuldan
av-cı ==> avcı
bil-gin ==> bilgin
al-dı ==> aldı
ağaç-dan ==> ağaçtan
ocak-cı ==> ocakçı
seç-gin ==> seçkin
kaç-dı ==> kaçtı
Yukarıdaki sözcüklerde eklerin sözcüğe nasıl uyduğu görülüyor.
Birinci gruptaki sözcüklerde ek, yumuşak ünsüzle biten sözcüklere
geldiğinde değişmemiş, ancak ikinci gruptaki sert ünsüzlere geldiği
zaman sertleşmiştir.
Bu durum sadece çekim eklerinde değil yapım eklerinde de geçerlidir.
Ekler sayılara geldiğinde de aynı durum geçerlidir. Sayının sesleri
nasılsa ek de öyle olmalıdır.
11'de
8'den
5'te
3'ten
Özel isimlerde de aynı kural geçerlidir.
Samsun’dan
Emin’de
Sinop’tan
Yunus’ta
Ünsüz Yumuşaması
İki ünlü arasında kalan sert ünsüzler
yumuşar. Buna “ünsüz değişimi” denir. Elbette bu özellik, ancak
yukarıda da söylediğimiz sert ve yumuşak şekli bulunan seslerde
geçerlidir. Bunlar p, ç, t, k sert sessizleridir. Örneğin; “ağaç”
sözcüğüne -i hal ekini getirsek, sözcüğün sonundaki “ç” sert sessizi
yumuşayarak “c” olur; yani “ağacı” şeklinde yazılır.
dolap – a ==> dolaba ==> (dolaba baktı)
çekiç - e ==> çekice ==> (çekice uzandı)
kanat - ı ==> kanadı ==> (kanadı kırıldı)
yemek -e ==> yemeğe ==> (yemeğe gitti)
Yukarıdaki örneklerde sert sessizlerin yumuşadığı görülüyor.
Ancak bu kural her sözcükte geçerli değil.
Örneğin;
“Davranışları, doğruluğunun kanıtıdır.”
cümlesinde altı çizili sözdeki “t” sert ünsüzü iki ünlü arasında
kaldığı halde yumuşamamıştır.
Hangi sözcükte bu yumuşamanın olacağı hangisinde olmayacağı, belli
bir kurala bağlanamaz. Hatta tek heceli sözcüklerin çoğunda
olmazken, bazılarında olabilir. Bunu sözcüğün günlük kullanımlarını
dikkate alarak anlayabilirsiniz.
tek – i ==> teki ==> (onların teki bile gelmedi)
çok- u ==> çoğu ==> (çocukların çoğu buradaydı)
görüldüğü gibi birincide değişim olmadığı halde ikincide olmuştur.
Dilimize Arapçadan geçen ve son hecesindeki ünlünün uzun okunduğu
kelimelerde ünsüz değişimi yapılmaz.
“Sınavda hukuku seçecekmiş.”
cümlesindeki altı çizili söz buna örnektir.
Bazı sözcüklerde ise ses iki ünlü arasında kalmamasına rağmen
yumuşar.
kalp - i ==> kalbi ==> (kalbi ağrıyor)
art - ı ==> ardı ==> (ardına bakma)
renk - i ==> rengi ==> (rengi solmuş)
harç - ı ==> harcı ==> (harcı getirin)
Görüldüğü gibi iki ünlü arasında kalmadığı halde “p, ç, t, k” sert
ünsüzleri yumuşamıştır. Bazı sözcüklerde ise bu seslerin
yumuşamadığı görülür.
Örneğin;
“Sonunda işler sarpa sardı.”
cümlesinde altı çizili sözcükte yumuşama olmamıştır.
Örneğin;
“Zonguldak’a yerleştiklerini duydum.”
cümlesinde altı çizili sözdeki “k” sert sessizi yumuşamamış ancak
biz onu okurken “Zonguldağa” diye okumalıyız.
Ses Düşmesi
Sözcüğün aslında bulunduğu halde, ek
geldiğinde bazı sesler düşebilir. Bu düşme hem ünlülerde hem
ünsüzlerde görülür.
Ünlü Düşmesi
Sözcüğün aslında bulunan bir ünlünün düşmesidir.
Örneğin;
“Yapraklar daha şimdiden sarardı.”
cümlesinde sözcüğün aslı “sarı”dır; “-ar-” eki geldiğinde sözcüğün
sonundaki “ı” düşmüştür.
* * *
Ünlü düşmesinin en yaygın kullanımı ise “Hece düşmesi” adıyla anılan
kuraldır. Buna göre, sözcüğün son hecesinde bulunan dar ünlüler,
ünlüyle başlayan bir ek sözcüğe eklendiğinde düşer. Bu özellik bazı
organ isimlerinde, Arapçadan dilimize geçen bazı sözcüklerde, bazı
Türkçe fiillerde görülür.
sabır - ı ==> sabrı (sabrım tükendi)
akıl - ı ==> aklı (aklımı seveyim)
burun - u ==> burnu (burnu kanıyor)
gönül - üm ==> gönlüm (gönlümü çaldı)
savurmak ==> savrulmak ==> savrulmak (savruldu çiçekler)
devirmek ==> devrilmek ==> devrilmek (devrildi ağaçlar)
kahır ==> olmak ==> kahrolmak (kahrolsun)
Örneğin;
“Kahvaltıya hazırlanın.”
cümlesinde altı çizili söz “kahve altı” sözlerinin birleşmesinden
oluşmuş, bu sırada “kahve” sözündeki “e” düşmüştür.
Ünsüz Düşmesi
Sözcüğün aslında bulunan ünsüzün, ek geldiğinde düşmesidir.
küçük – cük ==> küçücük
büyük - cek ==> büyücek
örneklerinde sözcüklerin sonlarında bulunan “k” ünsüzlerinin düştüğü
görülüyor.
Ses Türemesi
Sözcüğün aslında olmadığı halde, ek
geldiğinde ortaya çıkan seslerdir.
genç – cik ==> gencecik
bir - cik ==> biricik
az - cık ==> azıcık
örneklerinde ünlü türemesi görülmektedir. Buna benzer bazı sözcükler
de vardır. Bunlar “öpücük, gülücük” gibi fiilden türeyen
sözcüklerdir. Ancak “-cik”" eki isim soylu sözcüklerden yeni
sözcükler türetebilir. Fiilden türeyen bu sözcüklerin “öpüşcük,
gülüş - cük” gibi sözcüklerden “ş” sesinin düşmesiyle oluştuğunu
söylemek daha mantıklı olacaktır. Dolayısıyla bir ünlü türemesinin
olduğunu söylemek bu sözcükler için pek doğru olmaz.
Bazen sözcüklerde ünsüz de türeyebilir. Arapçadan dilimize geçen
his, af, zan gibi sözcükler ek ya da yardımcı fiil aldıklarında,
sonlarındaki sessizler çiftleşir.
His - etmek ==> hissetmek
af - etmek ==> affetmek
zan – etmek ==> zannetmek
örneklerinde bu görülüyor. Burada aslında
bir ses türemesinden çok sözcüğün Arapçadaki aslında bulunan
şeklinin ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Ancak sözcükler Türkçe
kurallara göre incelendiğinden, bu, türeme olarak alınagelmiştir.
Ünlü Daralması
Sözcüklerin sonlarında bulunan geniş
ünlüler (a, e) özellikle “-yor” ekinin darlaştırıcı özelliğinden
dolayı daralarak, ı, i, u, ü dar ünlülerine dönüşür. Buna ünlü
daralması denir.
bekl – e - yor ==> bekliyor
kalm – a – yor ==> kalmıyor
özl – e – yor ==> özlüyor
soll – a – yor ==> solluyor
örneklerinde bu daralma görülmektedir. “-yor” ekin den başka bir
ekin ya da sesin darlaştırma özelliği yoktur. Ancak tek heceli olan
“de- , ye-” fiilleri, kendinden sonra gelen “y” sesinden dolayı
darlaşabilir.
de - yor ==> diyor
de - erek ==> diyerek
de - en ==> diyen
ye - yor ==> yiyor
ye - erek ==> yiyerek
ye - en ==> yiyen
Ancak bazen darlaşma olmayabilir.
de - ince ==> deyince
Kaynaştırma Harfleri
KAYNAŞTIRMA HARFLERİ (KORUYUCU ÜNSÜZLER, YARDIMCI
ÜNSÜZ)
Türkçe kurallara göre bir sözcükte iki ünlü yan yana gelmez. Araya
kaynaştırma harfi girer. Türkçede dört tane kaynaştırma harfi
vardır: y, ş, s, n. (yaşasın)
Bunların her birinin özel kullanım yerleri vardır.
ş kaynaştırma harfi:
Üleştirme sayı sıfatlarında kullanılır.
İki-ş-er, altı-ş-ar, yedi-ş-er
s kaynaştırma harfi
Üçüncü tekil şahıs iyelik ekinden önce kullanılır.
Daha çok isim tamlamalarında tamlanan görevindeki sözcükte görülür.
Çocuğun oda-s-ı
Balığın koku-s-u
Ancak “su” ve “ne” kelimeleri bu kurala uymaz:
Yemeğin su-y-u yok.
Çocuğun ne-y-i kaybolmuş.
örneklerinde olduğu gibi
n kaynaştırma harfi:
Zamirlerden sonra ek geldiğinde kullanılır.
O-n-a haber verin
Bu-n-u biliyoruz.
İyelik eklerinden sonra hal eki gelirse kullanılır.
Çocuğun kitabı-n-ı almışlar.
Fakirin evi-n-i yıkmışlar.
İlgi eklerinden önce kullanılır.
Soba-n-ın kapağı düşmüş.
Sene-n-in sonu geldi.
Kasaba-n-ın sıcağı çok bunaltıcı.
y kaynaştırma harfi:
Yukarıdaki kuralların dışında olan her yerde “y” kaynaştırma harfi
kullanılır.
Oda-y-a girdim.
Üşü-y-erek uyandım.
Ağla-y-anı tanıyorum.
Kaynaştırma harfleri aslında iki ünlü arasında kullanılır. Ancak
bazen iki ünlü arasına gelmediği halde de kullanıldığı olur.
Özellikle “ile, idi, imiş, ise” gibi sözcükler ünlüyle biten bir
sözcüğe eklendiğinde baştaki “i” ünlüsü düşer ve yerine “y”
kaynaştırma harfi gelir.
silgi – ile ==> silgiyle
soba - ile ==> sobayla
hasta - idi ==> hastaydı
kısa - imiş ==> kısaymış
bitti - ise ==> bittiyse
Örneklerinde görüldüğü gibi “y”
kaynaştırma harfi iki ünlü arasında değildir.
Bu durum “n” kaynaştırma harfinde de görülebilir. Zamirlerden sonra
hal eki geldiğinde gerekmese de bu harf bulunur.
Örneğin;“Ondan bunu hiç beklemezdim.”
cümlesinde altı çizili sözcükte “n” kaynaştırma harfi iki ünlü
arasında değildir.
ULAMA
Sessizle biten sözcükten sonra sesliyle
başlayan bir sözcük gelirse, iki sözcük birbirine bağlanarak okunur.
Buna ulama denir.
Bakkaldan ekmek aldım.
cümlesinde iki yerde ulama yapılmıştır.
Sözcükler arasında herhangi bir noktalama
işareti varsa ulama yapılmaz
Yaşlı adam, aklını kaçırmıştı.
cümlesinde, adam kelimesinden sonra
virgül olduğu için; m'den a'ya ulama olmaz.