Cümlede Anlam

Cümle Anlamı

 

Cümle, yargı bildiren sözcük ya da söz öbeğidir. Bir sözün yargı bildirmesi, şahıs ve kip bildirecek biçimde çekimlenmesine bağlıdır. Bu özelliği gösteren tek bir sözcük cümle olabileceği gibi birbirini tamamlayan birçok sözcük de cümle özelliği gösterebilir. Yani “geliyorum”, “hastayım” sözleri de cümledir; “Dün seni okulun bahçesinde arkadaşlarınla gezerken görmüştüm.” de cümledir. Daha uzun cümleler de kurulabilir.

Bizim burada üzerinde duracağımız konu cümlenin yapısal özellikleri değil anlamlarıdır. Sınavlarda çıkan cümle anlamıyla ilgili soruları iki grupta değerlendirebiliriz. Birincisi cümlelerin anlamca eşleştirilmesi şeklindedir. Bir bilgi gerektirmeyen bu tür soruların çözümünde cümlelerin ifade ettiği anlamların iyi kavranması gerekir. Kimi zaman ise bu şekilde eşleştirme sorulmaz da cümlede anlatılmak istenenin ne olduğu, sözü edilen düşünceyle, hangi cümlenin aynı doğrultuda olduğu ya da sözü edilen düşünceyle hangi cümlenin çeliştiği sorulabilir.


Bazı cümle anlamı soruları da cümle tamamlama biçiminde olabilir.
İkinci grup cümle anlamı soruları ise kavramlar ve duygularla ilgilidir. “Tanım, üslup, değerlendirme, öznellik, nesnellik, karşıtlık, eşitlik, karşılaştırma, önyargı, neden-sonuç, koşula bağlılık, beğenme...” sorulan kavram ve duygulardan bazılarıdır. Bunlardan önemli gördüklerimizi açıklayarak konuyu pekiştirelim. 

 

Cümle Çeşitleri

 

1.EŞ ANLAMLI YA DA YAKIN ANLAMLI CÜMLE 


Farklı sözcüklerle kurulan fakat aynı düşünceyi anlatan cümlelerdir.

----Sevgi sadakatle taçlaşmadıkça ömrü kızgın çöllerdeki bir damla yaş kadardır.
----Sadakatin olmadığı bir sevgi uzun ömürlü olamaz.
----Kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret edemeyen insan yeni okyanuslar keşfedemez.(Andre Gide)
----Hayatında riskleri göze alamayan insan başarılı olamaz.
----Eğer bir insan hangi limana yelken açtığını bilmiyorsa, hiçbir rüzgar işine yaramaz.
----Belirli bir hedefi olmayan insan, hangi olanaklara sahip olursa olsun başarılı olamaz.
----Yaşamak, karanlık geceye rağmen, buğulanmış pencere camına güneşi çizebilmektir.(Anonim)
----En zor anlarda bile umudunu kaybetmeyen insan gerçekten yaşıyor demektir.
----Yaşam içinde siyah da bulunan bir gökkuşağıdır.
----Yaşam tüm güzelliklerinin yanında olumsuzlukları da barındırır.


2.NEDEN- SONUÇ CÜMLESİ

Yargının gerçekleşme nedeni ve sonucu cümle içinde verilir .

----Sınavda heyecanlandığı için bazı soruları yapamadı.
----Bakımsızlıktan ev harabeye dönmüştü.
----Matbaanın bulunmasıyla okuma yazma oranı arttı.
----Aşırı sıcaklar can kaybına yol açtı.
----Yoğun kar yağışı nedeniyle yollar trafiğe kapatıldı.
----Hediye almadım diye bana darılmış.

3.AMAÇ – SONUÇ CÜMLESİ

Öznenin işi, hareketi gerçekleştirme amacı ve sonucu cümle içinde verilir.

----Borçlarından kurtulmak için evini satmış.
----Ailesini görmeye Almanya’ ya gitmiş. 
----Başbakan, ticari anlaşmalar yapmak üzere yurtdışına çıkıyor.
----Bu ,bizi birbirimize düşürmek maksadıyla söylenmiş bir sözdür.
----Şair, şiirinde herkes anlayabilsin diye yalın bir dil kullanmış.
----Yazar,eleştirmene şirin görünmek maksadıyla iki yüzlü davranıyor.

4.KOŞUL CÜMLESİ 

Eylemin ya da hareketin gerçekleşmesi bir şarta (koşula) bağlı olan cümlelerdir

----Sanatçı yapıtında toplumu anlatırsa ölümsüzleşir
----Akşam baban gelsin , alışverişe çıkarız.
----Müzik dinleyebilirsin ama sesini fazla açmayacaksın.
----Akşama geri vermek üzere bu kitabı alabilirsin.
----Bizim buralara yağmur yağdıkça her yer toprak kokardı.
----Her güneş doğduğunda beni hatırla.

5.KARŞILAŞTIRMA BİLDİREN CÜMLELER

İki kavram arasında benzerlik ya da farklılıkların ortaya konmasıdır.

----Sinema da tiyatro gibi görsel bir sanattır.
----Doğu Anadolu’nun kışı Akdeniz Bölgesi’ne göre daha çetin geçer.
----Yahya Kemal de Necip Fazıl da şiirlerinde ölüm temasına çok yer vermiştir.
----Bu yılki ürün geçen yıla nazaran daha bereketliydi.
----Sanatçı,diğer çağdaşlarına göre daha sade bir dil kullanmıştır.
----Ressam bu yapıtında ise diğerlerine göre daha canlı 
renkleri kullanmıştır.

6. ÖZNEL ANLATIMLI CÜMLELER

Söyleyenin kendi kişisel duygu ve düşüncelerini içeren cümlelerdir.

----İzmir,tarihi ve doğal güzellikleriyle eşsiz bir şehrimizdir.
----Şair söyleyiş güzelliğiyle türkü tadında bir şiir sunuyor bize.
----Konferansa katılanların saçma sapan fikirleri beni iyice sıkmıştı.
----Yazar,sürükleyici anlatımı ve ilginç betimlemeleriyle
okuyucuyu olayın içinde yaşatıyor.
----Çatık kaşları,yaralı yüzüyle insanı ürküten bir havası vardı.

7.NESNEL ANLATIMLI CÜMLELER

Doğruluğu ya da yanlışlığı gözlem ve deneylerle kanıtlanabilir nitelikli cümlelerdir.Bu cümlede konuşanın duygu ve düşünceleri yer almaz.

----Filmde olaylar küçük bir kasabada geçiyor.
----Eser dört bölüm halinde sinemaya uyarlanmış.
----Turizm gelirleri geçen yıla oranla yüzde 5’lik bir artış göstermiştir.
----Aruz ölçüsüyle yazılan şiirde nazım birimi dörtlüktür.
----Dört perdede oluşan bu oyunda yazar,aile bireyleri arasındaki sorunları anlatır. 

8.DOĞRUDAN ANLATIMLI CÜMLELER

Herhangi bir konuda bir kişinin görüş ve düşünceleri hiçbir değişikliğe uğratılmadan verilir.Bu cümle genellikle tırnak içinde gösterilir.

----Çiçero’nun “Bir yerde yaşam varsa orada umut da vardır.”sözü çok hoşuma gider.
----Kadın,arkadaşının kulağına eğilerek: “Birazdan kalkalım mı?”diye fısıldadı.
----Bu konuda atalarımız: “Cesurun bakışı,korkağın kılıcından keskindir.”der.
----Deskartes’in: “Düşünüyorum öyleyse varım.”sözü çok ünlüdür.

9.DOLAYLI ANLATIMLI CÜMLELER

Bir kişinin sözünün söylendiği biçimde değil de,bazı değişiklikler yapılarak aktarıldığı cümlelerdir.

----Onunla bir daha konuşmayacağını söyledi.
----Bernard Shaw,düşünmenin ruhun kendisiyle konuşması olduğunu söylerdi.
----Doktor,babama ilaçları mutlaka içmesi gerektiğini tembih etti.
----Yazar,sanatçı olunabilmek için çok çalışılması gerektiğini vurguladı.

10.USLUP VE İÇERİK(KONU)CÜMLESİ

Yazarın yapıtında neyi anlattığı konuya (içerik)girer.Bu konuyu işlerken kullandığı sözcükler ve cümleler de usluba girer.

----Yazar yapıtında 1.Dünya Savaşı yıllarındaki insanların çektiği acıları gözler önüne serer.(Konu)
----Betimlemelerde sıfatlara sıkça yer veren sanatçı cümleleri uzun tutmuştur.(Uslup)
----Romanda,Batı’nın yaşam tarzına özenen bir ailenin yavaş yavaş çöküşü anlatılır.(Konu)
----Şairin,şiirlerinde oldukça az kullanılan sözcüklere ve deyimlere yer vermesi dikkati çeker.(Uslup) 

11.AŞAMALI DURUM BİLDİREN CÜMLELER

Bir olayın,durumun olumlu ya da olumsuz yönde giderek değiştiğini anlatan cümlelerdir.

----Kadın,her geçen gün biraz daha kötüleşiyor.
----Havalar gittikçe soğuyor.
----Bu çocuğun günden güne huyu değişiyor.
----Ülkemiz her geçen yıl biraz daha büyüyen ekonomisiyle gelecekte gelişmiş ülkeler seviyesine çıkacaktır.

12.KİNAYELİ ANLATIMLI CÜMLE

Bir gerçeği ortaya koymak amacıyla sözü imalı olarak tam karşıtı gelecek biçimde kullanmaktır.

----Okulunu ne kadar çok sevdiğin yirmi gün devamsızlık yapmandan belli.
----Eşinin gözündeki morluktan onu ne kadar çok sevdiğin anlaşılıyor. 
Cümlenin Ögeleri

 

Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz.


Bir cümlenin oluşması için en önemli şart, kip ve şahıs bildiren bir unsurun bulunmasıdır. Yani eğer cümle içinde herhangi bir söz, haber veya dilek kiplerinden herhangi biriyle çekimli halde bulunuyorsa o, bir yargı bildiriyor demektir. Yargı bildirmek ise cümle olmanın en önemli koşuludur. Şahıs bildirmek, cümle olmak için her zaman gerekli değildir.


Cümlede bulunabilecek öğeler, yüklem, özne, nesne ve tümleçlerdir. Bunların özelliklerinin neler olduğunu şimdi ayrı ayrı görelim.
Yüklem
Cümlede kip ve zaman bildirerek yargıyı ortaya koyan temel unsurdur. Tek başına cümle özelliği gösterir. Diğer öğeler yüklemin tamamlayıcı öğeleridir.
Cümlede yüklemi bulmak için herhangi bir öğeye soru soramayız. Onu çekimli durumda bulunan sözcüklerden anlarız. 

Örneğin;
“Biliyorum” sözü “bilmek” eyleminin şimdiki zamanla çekimlendiğini gösteriyor. Öyleyse yargı bildiriyor demektir. Dolayısıyla bir cümledir.


“Biraz önce gelen çocuk, kapıcının kızıydı.”
cümlesindeki altı çizili söz isim tamlaması olduğundan;
“O, eskiden, yaramaz bir çocuktu.”
cümlesindeki altı çizili söz sıfat tamlaması olduğundan birbirinden ayrılmaz ve birlikte yüklem olur.

Özne
Cümlede yüklemin bildirdiği işi, hareketi yapan ya da oluş içinde bulunan öğedir. Cümlenin temel öğesidir. Ancak her cümlede bulunmak zorunda değildir.


Cümlede özneyi bulmak için yükleme “kim” ve “ne” sorularını sorarız. Ancak özellikle “ne” sorusu, nesneyi bulmak için de sorulduğundan, biz özne sorusunu yükleme değişik biçimde sorarız.

Örneğin;
“Öğretmen soruyu bana sordu.” 
cümlesinde “sordu” yüklemdir. Özneyi bulmak için yükleme “Soran kim?” diye soruyoruz. Cevap olarak “Öğretmen” geliyor. Öyleyse cümlenin öznesi bu sözcüktür.
Cümlede özne yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi, açık olarak verilebileceği gibi, yüklemin çekiminden de çıkarılabilir. Cümlede olmayan, yüklemdeki şahıs eklerinden anlaşılan bu tür öznelere “gizli özne” adı verilir. 
“Sana bu kitabı iki günlüğüne verebilirim.”
cümlesinin yüklemi “verebilirim” sözüdür. Özneyi bulmak için “Veren kim?” diye soruyoruz, “Ben” cevabı geliyor; ancak bu söz cümlede yok, biz bunu yüklemin bildirdiği şahıstan çıkarıyoruz. Öyleyse bu cümlenin öznesi gizli öznedir. Bu özne cümlede var olan öğelerden biri sayılmaz. Yani “Geldim.” cümlesinde öznenin “ben” olduğu görülse bile bu cümle sadece yüklemden oluşmuş sayılır.
Her cümlede özne bulunmaz. Yani eylemi yapan bazen belli değildir.
“Kasabaya bu yoldan gidilmez.” 
cümlesinde “Gidilmeyen ne, gidilmeyen kim?” gibi sorulara cevap alınmaz. Öyleyse cümlenin öznesi yoktur.

Nesne
Cümlede yüklemin bildirdiği işten etkilenen öğedir. Yükleme sorulan “kimi, neyi, ne” sorularına cevap verir.
Nesneler hal ekini alıp almamalarına göre iki grupta incelenir.

1. Belirtili Nesne
Nesne görevinde bulunan söz, “-i” hal ekini almışsa, nesneye belirtili nesne denir. 
“Çiçekleri annesine verdi.”
cümlesinde “Çiçekleri” nesnesi “-i” hal eki aldığından belirtili nesnedir. 

2. Belirtisiz Nesne
Nesne görevinde bulunan söz “-i” hal ekini almamışsa nesne, belirtisiz nesnedir.
“Annesi için çiçek topladı.”
cümlesinde “çiçek” nesnesi bu eki almamış ve belirtisiz nesne olmuştur.

Dolaylı Tümleç
Yüklemin yöneldiği, bulunduğu, çıktığı yeri gösteren öğedir. Yükleme sorulan “-e”, “-de” ve “-den” hal eklerini alan sorulara aynı ekleri alarak cevap veren sözcük ya da söz öbekleri dolaylı tümleç görevinde bulunur. Soruların ve cevapların aynı ekleri alması zorunluluğu bunun diğer öğelerle karışmasına engel olur. Bunu örneklerle açıklayalım.
“Elindeki kitap ve defterleri bana verdi.”
cümlesinde altı çizili öğeyi bulabilmek için yükleme “kime” sorusunu soruyoruz. Soru da cevap da aynı eki almış. Öyleyse “bana” sözü dolaylı tümleçtir.
“Sizinle ancak yaza görüşürüz.”
cümlesinde altı çizili sözcük de “-e” hal ekini almıştır. Ancak bu öğeyi bulmak için yükleme “ne zaman” sorusunu soruyoruz. Görüldüğü gibi soru hal eki almadan soruluyor. Öyleyse bu, “-e” hal eki almış olmasına rağmen dolaylı tümleç değildir.
“Kimseye sormadan dışarı çıktı.”
cümlesinde ise altı çizili öğeyi bulmak için yükleme “nereye” sorusunu soruyoruz. Bu durumda soru, “-e” hal eki almış, ancak “dışarı” sözü aynı eki almamış. Öyleyse buna da dolaylı tümleç diyemeyiz.
Görüldüğü gibi sorular ve cevapların aynı ekleri alması koşulu, birbiriyle karışan öğeleri ayırt etmemizi sağlıyor.
Aynı durumu “-de” ve “-den” eklerinde de görebiliriz.
“Beni sınıfta iki saattir bekliyormuş.”
cümlesindeki altı çizili öğeyi cevap olarak almak için, yükleme “nerede” sorusunu soruyoruz. Öyleyse bu öğe dolaylı tümleçtir.
“Hepimiz iki saattir ayakta bekliyoruz.”
cümlesinde ise altı çizili öğeyi bulabilmek için yükleme “nasıl” sorusunu sormamız gerekiyor. Görüldüğü gibi soru “-de” ekiyle sorulmamış. Demek ki öğe dolaylı tümleç değil.
“O, iki gün önce buradan ayrıldı.”
cümlesinde altı çizili öğe “nereden” sorusuna cevap vererek dolaylı tümleç olmuş.
“Senin de gelmeni yürekten isterdim.”
cümlesinde altı çizili öğe “nasıl” sorusuna cevap verdiğinden dolaylı tümleç değildir.
“Şu elmadan üç kilo verir misin?”
cümlesinde altı çizili öğeyi bulmak için “neyden” sorusunu yükleme soruyoruz. Cevap geldiğinden öğe dolaylı tümleçtir.
“Hastalandığından gelmedi.”
cümlesinde altı çizili öğeyi ise “niçin” sorusuyla buluyoruz. Öyleyse bu, dolaylı tümleç değildir.
Örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Burada unutmamamız gereken, soruyla cevabın aynı ekleri (-e, -de, -den) almasıdır. Dolaylı tümleci bulduran soruları ezberlemek yerine, bunu kavramak daha avantajlı bir yoldur.

Zarf Tümleci
Yüklemin zamanını, durumunu, miktarını, yönünü, koşulunu vb. bildiren öğelerdir. Bunların her biri değişik bir soruyla bulunur.


“Hava kararmadan köye inmeliyiz.” 
cümlesindeki altı çizili zarf “ne zaman”;
“Dosta düşmana muhtaç olmadan yaşamalıyız.”
cümlesinde altı çizili zarf “nasıl”;
"Aldığı notlar şaşılacak kadar yüksekti.”
cümlesindeki altı çizili zarf “ne kadar”;
“Tek bir söz bile söylemeden içeri girdi.”
cümlesindeki altı çizili zarf “nereye”;
“Zamanımız kalırsa bir örnek daha çözeriz.”
cümlesindeki altı çizili zarf “hangi takdirde” sorularına cevap vermişlerdir. Yükleme sorulan bu sorulara cevap veren öğeler daima zarftır. Ancak burada “nereye” sorusuna dikkat etmeliyiz. Dolaylı tümleç konusunda da söylemiştik, bu soru dolaylı tümleci de buldurur. Ancak cevabın da aynı eki alması gerekir. Örnekteki “içeri” sözü ise bu eki almamıştır. Bu özelliği, yani hal eki almadan yön bildirme özelliğini yer-yön zarfları gösterir. 
Cümleyi öğelerine ayırırken dikkat edilmesi gereken bir husus, azlık - çokluk zarflarının kullanımıdır. 
“O, çok çalışkan bir öğrencidir.”
cümlesinde yüklem, altı çizili sözün tamamıdır. Çünkü “öğrenci” isimdir, “çalışkan” öğrencinin sıfatıdır. “çok” da çalışkan sıfatının zarfıdır. Dolayısıyla, “çok çalışkan bir öğrenci” sıfat tamlaması olduğundan bunlar birbirinden ayrılmaz. Oysa biz aynı cümleyi;
“O, çok çalışkandır.”
şeklinde kullansak, “çalışkandır” yüklem “çok” zarf tümleci olacaktır. Kısaca adlaşmış sıfatlar yüklem olduğunda, onun derecesini bildiren zarflar zarf tümleci olur. Çıkmış soruların birinde,
“Kafesteki kuşların tüyleri, şaşılacak kadar parlaktı.”
cümlesi verilmiş ve “şaşılacak kadar” öğesine zarf tümleci denmiştir.

Edat Tümleci
Çıkmış sorularda, seçeneklerde bile olsa, edat tümleci adının geçtiği görülmemiştir. Ancak bazı soruların çözümünde yardımcı olduğu söylenebilir. Eğer seçeneklerde “edat tümleci” adı geçmiyorsa, siz “edat tümleci” olarak gördüğünüz söz öbeklerine zarf tümleci de diyebilirsiniz.
Yüklemin ne ile, kimin ile, hangi amaçla, yapıldığını gösteren söz öbeklerine edat tümleci denir.
“O, bütün yazılarını, dolma kalemle yazar.”
“Bu araştırmayı arkadaşlarıyla yapmış.”
“Bu yemekleri sizin için hazırladım.”
cümlelerindeki altı çizili söz öbekleri edat tümleci sayılır.
Cümle içinde her söz, cümlenin bir öğesi durumunda değildir. Yükleme sorulan sorulara cevap vermeyen söz veya söz öbekleri cümle dışı unsur sayılır. Örneğin aşağıdaki cümleyi öğelerine ayıralım. 
“Ahmet, sana defalarca geç kalmamanı
Dolaylı Zarf Nesne
söylemedim mi?” yüklem
Görüldüğü gibi “Ahmet” sözü cümlede yükleme sorulan herhangi bir soruya cevap vermiyor yani cümle dışı unsurdur. 

 

Cümle Vurgusu ve Ara Söz

 

CÜMLE VURGUSU
Cümlede asıl anlatılmak istenen öğe vurgulanır. Biz konuşurken, önemsediğimiz öğeyi cümlenin herhangi bir yerinde ses tonumuzu yükselterek vurgulayabiliriz. Ancak yazıda bunu yapamayacağımızdan, vurgulamak istediğimiz öğeyi yükleme yaklaştırırız. Yani cümlede yükleme en yakın öğe, en çok vurgulanan öğedir.


“O, beni, hep burada bekler.”
Özne Nesne Zarf Dolaylı Yüklem
Tümleci Tümleç
cümlesinde yükleme en yakın öğe dolaylı tümleç olduğundan, en çok vurgulanan öğe de odur.

ARA SÖZ (Dolaylı Söz, İstitrat)
Cümleyi söylerken söz arasına sıkıştırılan, bazen bir öğenin açıklayıcısı, bazen cümle dışı unsur olan söz veya söz öbeklerine arasöz denir. Eğer bu söz bir cümle ise “ara cümle” diye de adlandırılır.


Açıklamadan da anlaşılacağı gibi ara sözün iki işlevi vardır.
“O kasabayı, doğduğum yeri, bu kitapta tanıttım.” Nesne Dolaylı Yüklem
Tümleç
cümlesinde “doğduğum yeri” sözü, kasaba hakkında söylenmiştir ve kasabayı açıklamaktadır. Öyleyse bu öğe nesneyi açıklayan bir ara sözdür. 
Ara söz daima açıkladığı öğeden sonra gelir.
“Ahmet, siz de çok iyi bilirsiniz, derslerine pek çalışmaz.” özne Dolaylı Zarf Yüklem
Tümleç Tümleci
cümlesinde “siz de çok iyi bilirsiniz” sözü cümlenin geneli üzerinde açıklama yapan, ancak herhangi bir öğeyle ilgili olmayan bir ara sözdür. Cümle dışı unsur olarak kabul edilir.
Ara söz ve aracümleler iki virgül arasında ya da iki kısa çizgi arasında verilir.
“Anneme, hayatını bana adayan kadına, saygıda kusur etmem.”
D.Tümleç Dolaylı Tümleç Yüklem
“Odaya girdiğimde, neden olduğunu bilmiyorum, içim garip bir hüzünle doldu.”
Zarf Tümleci Özne Zarf Tümleci Yüklem
cümlelerinde koyu renkle gösterilen sözler de ara sözdür.